20 Haz 20243 Dakika

Mustafa Mutlu ile Söyleşi

Post thumbnail

Hendeseli Sanatçılarla yaptığımız Hendeseli Sanat Söyleşilerinin yeni bölümünde konuğumuz Mustafa Mutlu..

  1. Mustafa Mutlu isminden bahseder misin?

1993 yılında Konya’da dünyaya geldim. 99’da Büyük Larousse’dan Casper David ve Fikret Mualla’yı tanıdım, yıllar sonra Konya Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun oldum. Ardından akademi yüksek lisans geldi. Yaşamımın neredeyse tamamı bireysel atölyemde geçiyor, hala arada bir ansiklopedi olmasa da Vikipedi karıştırıyorum. Resim haricinde bitkiler yetiştirip türlerini öğrenmeyi, müzik ve filmlerle ilgilenmeyi ve şiir yazmayı deniyorum.

  1. Hangi alanda eserler üretiyorsun? Ürettiğin alanla ilk bağı nasıl kurdun?

Sanatsal üretimimin çoğunluğu resim alanında ilerliyor, onun haricinde dijital heykel, video art ve şiirle ilgileniyorum. Resimle ilgili hatırladığım en eski anım Fikret Mualla’nın “Mavna” adlı eseri ve 90’lı yıllarda yoğurt ekmek yerken, uzanıp sandalye altlarına karaladığım çizimlerim. Sonrasında içimde saklı kalanlar bir lise ziyareti sayesinde açıldı sanırım ve profesyonel sanat hayatıma başladım.

  1. Çalışmalarının konusunu neler oluşturuyor? Üretmekten en çok keyif aldığın başlık/lar nedir?

Çalışmalarım ağırlıklı olarak iki çatışan öğenin bir araya gelmesini konu alan temalardan meydana geliyor. Bu çoğunlukla savaş, kaos ve düzen, transhümanizm kavramlarını ele almakta. “Talan Dünya” adını verdiğim son serimde; savaş sonrası mekânları tasvir ediyorum ve tozpembe bir gökyüzü içinde, savaş sonrası yıpranmış, aşınmış ve deformasyona uğramış mekânlarda ayakta kalabilmiş insan figürüyle “Kaos ve düzen bir arada olabilir mi?” sorusuna yanıtlar aramaktayım. Böylelikle Gılgamış’tan Jean Paul Sartre’a, Albert Camus’den Jean Baudrillard’a geniş çerçevede bir isyan ve var oluş sorgusunun karşılığını sanatta bulacağına inanıyorum.

  1. Üretim aşamasına geçmeden önce nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsun? Sana süreçte eşlik eden kaynaklar oluyor mu?

Üretim öncesi kendim için her alandan yığınlar oluşturuyorum. Bu kimi zaman tarihi bir olay, kimi zaman bir şiir kimi zamansa görsel bir materyal olabiliyor. Sonrasında zihnimde bütünleşen her öğe bir imgeye ve fenomene dönüşüp kendimi ifade etmede bana yardımcı oluyor.

  1. Antroposen çağında üreten bir sanatçı olmak nasıl bir durum? Bu çağın atmosferinin işlerine etkisi nedir?

İnsanın etkili ve üstün olduğu her durumda sanat bir baskı ve kargaşa mücadelesi ile kendi yolunu bulma konusunda bireyin en büyük yardımcısının sanat olduğu kanaatindeyim. Bu çağın getirdikleri işlerime iç içe geçmiş grift temalar halinde yansımakta.

  1. "Sürdürülebilir sanat" sana ne ifade ediyor? Sanat alanındaki sürdürülebilirlik politikalarıyla ilgili düşüncelerin nedir? Geliştirmek adına neler yapılması gerektiğini düşünüyorsun?

Günümüz tüketim toplumu içerinde sanatın sürdürülebilir olması benim için öncelikle nesnelerin sürdürülebilir ve bir sanat birimine dönüştürebilir olmasından geçiyor. Kolektif bir biçimde sanat piyasası içinde sürdürülebilirlik adına çok az örnek görmekteyim. Bu tema üzerinden gelişecek sanat organizasyonları sanat alanının ve içeriklerinin daha sürdürülebilir olmasına fayda sağlayabilir.

  1. Sanat sanat için midir? Yoksa sanat, toplum için midir?

Sanat sanatçı içindir, her eylem faile hizmet etmek için yapılır ve farkına varıp aydınlanan kitleleri toplumlara dönüştürür.

Eserlerini İncele
Share:

Etik Üretim, Sorumlu Tüketim

menü

takipte kal

Hendeseli Blog © 2023 | Tüm hakları saklıdır.