28 Mar 20244 Dakika

Kahraman Turan ile Söyleşi

Post thumbnail

Hendeseli Sanatçılarla yaptığımız Hendeseli Sanat Söyleşilerinin yeni bölümünde konuğumuz Kahraman Turan..

  1. Kahraman Turan isminden bahseder misin?

Aslında uzun yıllardır fotoğraf ile ilgileniyor olsam da üniversite eğitimimin başlangıcı ile birlikte; video, resim, görsel sosyoloji, müzik, sinema gibi çeşitli anlarda aldığım eğitimler sanatsal üretimime hem bir başlangıç hem de destek oldu. Aldığım eğitimler ve süreç içerisinde yapılan deneysel pratiklerim üretimimi şekillendirdi. 2019 yılından bu yana üretimimin sürekliliği esasında koşul, mekân ve zaman fark etmeksizin azınlık hakları, göç, sınır, kimlik, alan, hak, bellek, politika ve LGBTİ/Queer gibi toplumsal alana etki eden konular üzerine eğilerek farklı disiplinlerde işler üretip bunları birçok yerde ve birçok kişi ile paylaşma fırsatı buldum. Pratiğimi uygulamaya başlarken kendimi bir kimliğe veya bir yere ait görmezken, zaman içerisinde birçok kimliğe sahip olduğumu ve birçok toprağım olduğunu fark ettim. Sanatçı kimliğimi oluştururken işlerimi değerli kılan şey aslında hem aitlik, hem de ait olamama durumuydu. Neticede kendi hikâyemi oluşturmak için çıktığım bu yolda ürettiğim işler beni Kahraman yapan çalışmalar oldu. Bu yolda tanınmak isterken, göstermek istediğim değil aynada gizlediğim, gösteremediğim Kahraman’ı insanlara sunuyordum. Çünkü sanatçının kimsenin göstermediğini gösterdiğinde iyi bir sanatçı olduğunu düşünüyordum.

  1. Hangi alanda işler üretiyorsun? Ürettiğin alanla ilk bağı nasıl kurdun?

Çocukluğumda bir çok sahneyle karşılaştım; silahlar, kan, yıkımlar, suçlar ve hayat kadınları… Gördüğüm manzaralarda ve karşılaştığım olaylarda hep izleyen/gözlemleyen taraf olmuştum. Aslında fiziksel olarak makine ile fotoğraf çekmiyor olsam da o eylemi gözlerimle yapıyordum. Birçok ana tanıklık ediyor gözetliyordum. İlkokul harçlıklarımı biriktirerek aldığım fotoğraf makinem ile fotoğrafa başladığımı hatırlıyorum. Makinemi yanımdan ayırmaz her anı fotoğraflardım. Zaman içerisinde gördüğüm veya tanıklık ettiğim olaylar beni fotoğraftan uzaklaştırmıştı. Fakat üniversitenin başlangıcı ile birlikte tüm hayatım buna göre şekillendi diyebilirim.

  1. Kadrajınıza yakaladığın karelerin konusunu neler oluşturuyor? Fotoğraf çekerken keyif aldığın favori nesneler ve sahneler nedir? Konu olarak en çok keyif aldığın başlık/lar nedir?

Çalışma pratiğimde ve günlük yaşamımda insan - tabiat ilişkisini kurmayı seviyorum. İnsan varlığı, duyguları ve ritüelleri ilgimi bolca çekiyor. Gün içerisinde sürekli gözlem halinde bulunuyorum ve bazı insanların belki bir duygu durumu belki karakteristik bir özelliği belki de yaşadığı olay ilgimi bolca çekiyor. İstemsizce kendimi o olayın içerisinde buluyor, zihnime kodluyorum. Gün içerisinde sürekli bir şeyleri gözlemliyor oluyorum. Gözlemlerken dokunmayı seviyorum… El ile dokunmayı, duyarak dokunmayı, görerek dokunmayı... Temel olarak çalışırken keyif aldığım konular da anlatılanlardan çok uzak değil, merak ediyorum ve ardından dokunuyorum. Dokunmaktan keyif aldığım bir şeyleri başkaları da dokunmak ister düşüncesiyle başkaları ile paylaşmak istiyorum.

  1. Kullandığın makine/ler nedir? Çekim aşamasına geçmeden önce nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsun? Sana süreçte eşlik eden kaynaklar oluyor mu?

Çektiğim fotoğrafların büyük bir çoğunluğu zaman içerisinde kurgulanmamış fotoğraflar olduğundan yanımda makine bulundurmaya çalışırım. Olaya uygun giyinir, uygun makineler taşırım. Bazen de daha iyi bir etki vereceğini düşüp makine kullanmam. D-SLR makinelerin yanı sıra telefon, analog veya powershot makinelerinde iyi sonuçlar vereceğine inanırım. Günlük hayatımda birçok makine kullanma fırsatım oldu fakat tek bir makineye bağlı kalmadım. Çekimlerimde sanatsal üretim yaparken kullanılan makinenin değil fotoğraflanmak istenen anın anlatılmak istenen hikâyenin ve ışığın daha önemli olduğunu düşünürüm.

  1. Antroposen çağında üreten bir sanatçı olmak nasıl bir durum? Bu çağın atmosferinin işlerine etkisi nedir?

Elbette ki bulunduğumuz dönem içerisinde üretimimizi bu durum şekillendiriyor. Tabiata olan saygımız; düşüncelerimizi besliyor ve sorumluluklarımız olduğunu hatırlatarak üzerimize düşen sorumluğu yerine getirmemiz gerektiğine inandırıyor. Çoğu zaman eserlerimizde yer vererek konu ediyor ve üretimlerimizde kullanılan malzemeleri geleceğimizi düşünerek seçiyoruz. Sürdürülebilir ve yaşanabilir dünya için sergide kullanılan birçok malzeme ve materyali kazanılabilir/geri dönüştürülebilir materyallerden seçiyor gereksiz olan her şeyi kullanmaktan kaçıyoruz.

  1. "Sürdürülebilir sanat" sana ne ifade ediyor? Sanat alanındaki sürdürülebilirlik politikalarıyla ilgili düşüncelerin nedir? Geliştirmek adına neler yapılması gerektiğini düşünüyorsun?

Sanatın, sürdürülebilirliğin prensipleriyle bir uyum içinde hayata geçmesi beni heyecanlandırıyor. Sanat içerisinde ekoloji, toplum gibi birçok sorunlara değinilmesi çok değerli bir yaklaşım. Farkındalık yaratmak amacı ile bu türde yapılan insanı ve doğayı yakından ilgilendiren konulara değinilmesi ya da doğa içerisinde kaybolması uzun zaman alacak malzemeler ile çalışılması ilgi çekici olabiliyor. Sanat ve doğa ilişkisini seviyorum daha da önemlisi sanatı doğanın içerisinde daha çok seviyorum.

  1. Sanat sanat için midir? Yoksa sanat toplum için midir?

Şu meşhur soru! Ahh.. Tabi ki sanatçının kendi iradesi, düşüncesi, kimin için ve ne için yaptı çok önemli birer faktör. Bu noktada kaygılar da önemli olabiliyor. Sadece motivasyon, bir şeylerden kaçış olarak ya da sanatı sanata katkıda bulunmak istiyorsa evet sanat içindir. Eğer toplumu ilgilendiren bir şeyler üretiyor ve mesajlar veriyorsa yani bir bakımdan bir derdi varsa toplum içindir. Günümüz için bu iki olasılığın veya sorunun yeterli kalmadığını düşünüyorum. Günümüzde sanat sanat için, sanat toplum için, sanat para için, sanat tanınırlık/popülerite hatta çoğu zaman o alanda yer edinmek için yapılabiliyor. Benim için sanat kuşkusuz sesimi duyurabileceğim, oynayabileceğim, düşündüklerimi ifade edebildiğim ama sevdiğim, görmek veya göstermek istediğim tabiatın bana sunduğu tüm olanakları ile özgür alanım olarak görüyorum. Yani dünyayı ve dünyamı görmek istediğim gibi tüm kaygılardan uzak sanat benim içindir.

Eserlerini İncele
Share:

Etik Üretim, Sorumlu Tüketim

menü

takipte kal

Hendeseli Blog © 2023 | Tüm hakları saklıdır.