Hendeseli Sanatçılarla yaptığımız Hendeseli Sanat Söyleşilerinin yeni bölümünde konuğumuz Bayram Sarıipek..
- Bayram Sarıipek isminden bahseder misin?
Sanat hayatımda ismimi "by Sarıipek" olarak kullanmayı tercih ediyorum. Gizem ve merak uyandırdığı için seviyorum bunu:)
Çocukluk yıllarım ve eğitim hayatım Karabük'te geçti. Üniversite eğitimimi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Mimarlık ve Şehir Planlama üzerine okudum. Bu alanda 4 yıl çalıştıktan sonra tasarım tarafım ağır bastı ve hala arayüz tasarımcısı olarak özel bir yazılım firmasında çalışmaktayım. Bu süreçlerde sanat hep vardı ve geleneksel sanatlar üzerine eğitimler aldım. Eserler üretmeye devam ettim.
- Hangi alanda eserler üretiyorsun? Ürettiğin alanla ilk bağı nasıl kurdun?
Geleneksel sanatlarımızdan minyatür sanatı üzerine eserler üretiyorum.
Geleneksel sanatla tanışmam kısa süren tezhip sanatı deneyimiyle oldu. Değiştirilemez kurallı bir dal olması sebebiyle daha özgürce hareket edebileceğim minyatür sanatını tercih ettim. Bu alandaki sanat eğitimimi 2017 yılında, Geleneksel Sanatlar Akademisi bünyesinde, günümüz minyatür sanatı önemli temsilcilerinden Taner Alakuş danışmanlığında, minyatür sanatçısı Emine Navruz'dan aldım.
- Çalışmalarının konusunu neler oluşturuyor? Üretmekten en çok keyif aldığın başlık/lar nedir?
Geleneksel sanat dalında uğraştığım için ilk başladığımda hikaye veya bir konu üzerinden ilerlemek yerine bol bol Röprodüksiyon çalışma hayalim vardı. Fakat bunu herkesin yaptığını, tekrarın beni farklılaştırmayacağını ve grafik tasarım altyapımı da kullanarak farklı işler yapabileceğimi erken farkettim. İlk eserlerimde bunu kullandım da. Mesela Gavvas adlı çalışmamda Kanuni Sultan Süleyman portresini 3 kıtaya hakim olması sebebiyle 3 parçaya bölerek hem orada alışılmışın dışında bir hareket elde ettim hem de hikayeyi tamamladım.
Genel olarak çevre, insan, şehir değindiğim konular arasında. Şu sıralar maskeler ve onun etrafında dönen hikayeler üzerinden işler üretmekten keyif alıyorum. Hem geleneksel ile çağdaş sanatı sentezlememde yardımcı oluyor hem de protest yanımı sanat ile sergilememi sağlıyor.
- Üretim aşamasına geçmeden önce nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsun? Sana süreçte eşlik eden kaynaklar oluyor mu?
Bu o an çalışacağım eser ve konuya bağlı olarak değişim gösteriyor. Mesela ilk çalışmalarımdan "Timsal-i Galata"yı çalışırken Beyoğlu semti ve oradaki yapılarla ilgili ön araştırmamı yaptıktan sonra, fotoğraf makinamı alıp semtin sokaklarında çalışmama dahil edeceğim yapıları bulup yerinde inceledim. Bu süreci ve hikayeyi daha keyifli hale getiriyor.
En büyük ilhamın tabi ki İstanbul'un kendisi.
Bunların haricinde grafik tasarım kökenli olduğum için yapay zekayı da artık oyuna dahil ediyorum. Son çalışmalarımda da çokça faydalandım buradan. Ayrıca Taner Alakuş hocamın kitaplarını mutlaka her çalışmamda kurcalarım minyatür sanatı adına harika kaynaklar.
- Antroposen çağında üreten bir sanatçı olmak nasıl bir durum? Bu çağın atmosferinin işlerine etkisi nedir?
Bahsettiğim maske serisinin çıkış hikayesi tam da buraya değiniyor. Çevre sakini olarak isimlendirdiğim çalışmamda, çini kase içindeki insan beyni ve gövdesini andıran ağaç ,gaz maskesini takmış ve kendi gövdesine bağlı bir hortumla nefes alma gayretinde. İnsanın kendi elleriyle açtığı felaketlerden geleneksel alanda üretmeme rağmen etkilenmemek elde değil.
- "Sürdürülebilir sanat" sana ne ifade ediyor? Sanat alanındaki sürdürülebilirlik politikalarıyla ilgili düşüncelerin nedir? Geliştirmek adına neler yapılması gerektiğini düşünüyorsun?
Sürdürülebilir sanat deyince, çevreye zarar vermeyen, dönüştürülebilir malzemeler kullanarak ve atıkları minimumda tutarak yapılan sanat, aklıma ilk gelen. Burada samimiyetin önemli olduğunu düşünüyorum.
Topluma olumlu etkiler yaratmak için yapılan işleri her kesimin rahatlıkla ulaşabileceği, hatta geri bildirimlerde bulunabileceği ortamlarda sergilemek ve lüks galerilere hapsetmemek gerek.
- Sanat sanat için midir? Yoksa sanat, toplum için midir?
Bu soruyu defalarca aldım ve cevaplamaktan kaçındım hep. Belki de bu soruyu cevaplamak benim için erken.
Kendi açımdan da şunu söyleyebilirim; Sanat, kendim için; sanat, ileride anlatacaklarım için...