Serpil Çetinkaya ve Kahraman Turan 2. Kommagene Bienali'nde!
Hendeseli ressam Serpil Çetinkaya ve multidisipliner tasarımcı Kahraman Turan 24 Ağustos-27 Eylül 2024 tarihleri arasında 2. Kommagene Bienali'nde yer alıyor.
Bu yıl ikinci kez düzenlenen Kommagene Bienali, Şubat 2023'te yaşanan deprem felaketinin ardından manevi ve ekonomik yeniden doğuş ihtiyacına atıfta bulunarak 'İyileşmek' temasıyla 24 Ağustos-27 Eylül 2024 tarihleri arasında Adıyaman'da sanatseverlerle buluşuyor.
2. Kommagene Bienali'nin sanat direktörlüğünü Nihat Özdal üstlenirken küratörlüğünü Macaristan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin rektörü Prof. István Erőss üstleniyor.
2. Kommagene Bienal'de yer alan Serpil Çetinkaya ve Kahraman Turan'a bienal sürecini ve bienalde yer alan işlerini sorduk...
Kommagene Bienali'ne dahil olma süreci nasıl gelişti?
Kahraman Turan: Komagene Bienali’ne dahil olma süreci, benim için son derece verimli ve ilham verici oldu. Bir Komagene bienali sanatçısı olarak, bu süreç boyunca Adıyaman’ın sanatsal atmosferinde değerli ve yaratıcı insanlarla tanışma fırsatı yakaladım.
Bienal, yalnızca sanatsal üretimimi geliştirmekle kalmadı, aynı zamanda yeni dostluklar kurmamı sağladı. Burada üretirken, coğrafyanın sunduğu doğal taşlar ve materyallerle tanıma ve çalışma şansı buldum. Üretimimin çıkış noktası olan ve Adıyaman yaşanan depremden ilham alarak bu materyallerle eserlerimi şekillendirdim. Birlikte vakit geçirdiğim alanında iyi sanatçılar, sanata ve hayata bakış açımı zenginleştirdi. Hep birlikte, sanatın birleştirici gücünü deneyimledik ve bu süreçten çok şey öğrendim. Komagene Bienali, sadece bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda derin bir bağ kurma alanıydı ve benim bir hendeseli sanatçısı olarak burada bulunmam, bu deneyimin değerini daha da artırdı.
Serpil Çetinkaya: Adıyaman’da ikincisi düzenlenecek olan Bienalin açık çağrısını görmem ile süreç başladı. Kendim de bu topraklarda doğdum. Bugün bu topraklarda olmasam da buranın kültürü ile yaşıyorum. Köklerim buralarda bir yerdeler. Uzun süredir “başkasının gökyüzü” fikri üzerinde yoğunlaşmıştım. Carl Sagan’nın “Kozmos” kitabı ile gökyüzüne olan merakımın artması beni daha çok araştırmaya, önceki kültürlerin gökyüzü olan ilişkisine bakmamı sağladı. Adıyaman’da bulunan Nemrut Dağı ise araştırdığım konu için en iyi gözlem noktasını barındırmaktadır. Bu noktada da yapılan açık çağrıya arkadaşım, Ilgın Özer’i de davet ederek birlikte başvurumuzu yaptık ve bugün 2. Kommagene Bienalinde yer almaktayız.
Bienalde ne tür eserlerle yer alıyorsun? Eserlerin çıkış noktasından ve hikâyesinden bahseder misin?
Kahraman Turan: Komagene Bienali'nde yer alan eserim, enstalasyon ve buluntu parça destekli bir video art çalışması olarak sunuldu. Eserimde, süreç içerisinde çektiğim kentsel dönüşüm alanlarında yaşayan ve depremzede çocukların videolarını kullandım. Bu video, bu çocukların yaşam koşullarını ve mücadelelerini gözler önüne seriyor. Videonun önünde ise, zaman içinde topladığım fotoğraflar, filmler, kameralar, kaset ve buluntu parçalarından oluşan bir enstalasyon bulunuyor. Bu enstalasyon, eserimin arka planını ve bu çocukların yaşadığı gerçekleri daha derin bir şekilde ifade etmeye yardımcı oluyor.
Serpil Çetinkaya: Bienaldeki projemizi ben ve Ilgın Özer yürütüyoruz. Bağlamımız, benim üzerinde çalıştığım bir başkasının gözlemlediği, baktığı gökyüzü ve çevresi ile olan ilişkisi üzerinedir. Projenin gerçekleşmesi için Adıyaman’da geçirdiğimiz süre boyunca Kommagene Bienal sanatçılarından ve diğer tüm ekipten çektikleri gökyüzü fotoğraflarını istedik. Bu fotoğrafları bienaldeki projemiz için oluşturduğumuz sosyal medya aracılığı ile #sizinbugokyuzu etiketi kullanarak bizlerle paylaşmaktalar. Proje devam ederken benim hazırlamakta olduğum çalışma için de tüm süreci sosyal medyadaki #sizinbugokyuzu etiketi kullanarak sizler de katılabiliyor, yakından takip edebiliyorsunuz. Buradaki amacımız kollektif bir çalışma alanı oluşturmak. Arşivlemekte olduğumuz gökyüzü fotoğraflarını derleyerek bir gökyüzü imajı oluşturmaktayım. Bu yeni imajı ise yaklaşık 7 metrelik bir beze yağlı boya ile resmetmekteyim. Kahta Kalesi’nde daha evvel zindan olarak kullanılan odada sergilenen olan çalışmam, odanın gün ışığını alma biçimi ile aydınlanıyor. Aynı zamanda eser asıldığı konstrüksiyon üzerinden yer ile birleşerek sonsuz bir alanda, üzerinde gezilebilir bir sergileme biçimi oluşturuyor. Bienal 24 Ağustos’ta izleyici ile buluştu. Fotoğraf paylaşımı devam edecek ancak, eser asılmadan iki gün önce ben resme gökyüzü imajlarını eklemeyi sonlandırdım.
Kommagene Bienali nasıl geçiyor? İzlenimlerin neler?
Kahraman Turan: Komagene Bienali süreci harika geçiyor. Burada üretim sürecimiz için her türlü desteği alıyoruz. Bienal yöneticimiz Sn. Nihat Özdal, Küratörümüz İstvan Eröss, Direktörlerimiz Sn. Buse Atay, Hazal Altay ve başta Nuri Özenç olmak üzere tüm organizasyon ekibi çok ilgili ve sanatçılara büyük bir özen gösteriyorlar. Bu, sadece işimi daha verimli yapmamı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yaratıcı süreçlerimi de olumlu yönde etkiliyor. Bura birçok atölyeyi kullanarak ve dünyanın farklı üllkerinden gelen birbirinden farklı disipline sahip sanatçılarlarla çalışmak heyecan verici. Üretim süreci ile birlikte birçok şey öğrendik ve bir çok deneyim elde ettik. Bu bağlamda böylesi bir etkinliğin içerisinde bulunmak onur ve heyecan vericiydi.
Serpil Çetinkaya: 2. Kommagene Bienalinde 53 sanatçı olarak yer almaktayız. Türkiye’den katılan sanatçılar haricinde birçok farklı ülkeden farklı disiplinlerden sanatçılar yer almaktadır. Bu durum çok çeşitli, aynı zamanda bilgi ve deneyim açısından doyurucu aktif bir alan sunmaktadır. Hepimiz aynı otelde kaldığımız için akşamları deneyimlerimizi, etkilendiklerimizi ve çalışma sürecimizden bahsedebiliyoruz. Çok heyecan verici interaktif bir çalışma disiplini içerisinde ilerlemekteyiz. Burada sadece işlerimizi üretmiyor aynı zamanda yakın geçmişte yıpratıcı bir deprem geçirmiş şehre farklı gözlerden bakıyoruz. Temelde aynı üzüntüyü paylaşsak da bienalinde konusu olan ‘iyileşmek’ nasıl mümkün olabilir sorusunun cevabına odaklanıyoruz. Şehri yakından tanımamız için sergi yerlerini uzun uzun gezebildik. Yapılacak eserler için malzemeleri yerel üreticilerden temin ediyoruz ki bu da şehre, kültüre ve burada yaşayan yerel halka daha da yakınlaşmamızı sağlamaktadır. Birçok sanatçı yanında çalışma arkadaşı yer almaktadır. Bu çalışma arkadaşlarının hepsi buradan, muhtar, çocuklar, gençler ve işlerinin ehli ustalar... Bu şekilde üretilen eserlere buradaki herkesin eli, bilgisi ve kendisi de katılmış oluyor. Benim için doğduğum şehirde böyle özverili bir çalışma içinde olmak inanılmaz heyecan verici. Bienalin sonucundan çok tüm sürecin hem bizim hem de şehir için iyi geleceğine inanmaktayım.